![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgL-Ttd71VNAgNXPC7WAy3qntQ4tcZaH0ujXXHPynEtzcZFApnMLRGXNcgtG8eVRKSAxRUt3QdfVS_g0xYl4hB4YRN5I10I0xQbFc59WDwsGmw9VbWuj7FbbFOx7kIJZ-9g8OU52wCUr5U/s320/31314_10150168722985584_282584630583_12296206_3976033_n.jpg)
Konuşmak her zaman daha kolaydır benim için. Söz uçar yazı kalır lafını da pek severim. Bu yüzden yazmayı değil de konuşmayı tercih edenlerdenim. Ama madem bu hafta bu köşe benim, o zaman içimi de dökerim : ))
Çok yeni bir sevgilim, aşkım, bebeğim, heyecanım var benim, biliyorsunuz. Adı Endorfin.
Onu elime alana kadar, tıpkı karnında 9 ay bebeğini taşıyan bir anne gibi sıkıntılar, korkular, heyecanlar, mutluluklar ve sabırsızlıklar yaşadım. Deli miydim neydim şarkı söyleyecektim. Piyasa çok zordu, orada kendime yer bulabilecek miydim? Hevesimi kırmaya çalışacaklardı. Dur yapma ne gerek var diyeceklerdi. Anlamadan, dinlemeden eleştireceklerdi. Ummadıklarım, görmezden gelip sırt çevireceklerdi. Tüm bunlara göğüs gerebilecek miydim ? Tabii ki zor olanın cazibesi beni zaten yıllar önce cezbetmişti. Ya olacak ya olacaktı.. İşin içinde yıllardır olan birisi olduğum için korkusu da fazla oluyor. Satmayan albümler, dur denilemeyen korsan, tek şarkılık albümler, promosyon eksikliği yüzünden gümbürtüye giden ve tek albümlük şarkıcılar, yenilere pek de şans vermeyen kişiler, 9 yıl süren radyoculuk kariyerimde gördüğüm daha neler neler. Zor bir karardı tabii ki mesleğin zirvesindeyken ve çokça emek vermişken, radyo dinleyicisi tarafından kabul edilmiş, sevilmiş, ödüllendirilmiş biri olarak her şeyi bırakıp yeni bir işe atılmak. Üstelik kötü bir iş yapma gibi bir lüksüm yoktu yani. Öyle hadi ben de şarkı söyleyeyim. Bir şarkı patlatayım. Cebimi doldurayım. Hemen herkes beni tanısın sokakta yürüyemeyeyim. Gazeteyi her açtığımda bir haberimle karşılaşayım. Daha 2 ay oldu albüm çıkalı ama Allah seni inandırsın 20 bin kişi vardı konserde diyeyim. Bir hafta Okan’a çıkayım ertesi hafta Beyaz’a, çok yoğunum Berrin’cim sana da 5 hafta sonra. Sabah programlarına çıkmıyorum Seda kapris içindeyim gibi hemen star olacağım gibi uçuk hayallerim yoktu. Şarkı söylemek vardı aklımda sadece ve zamanla takdir ettiğim insanlar gibi sabrederek, emek vererek, çok çalışarak her seferinde daha iyisini yaparak yıllar sonra vay be nereden nereye demek..
Radyoculuk nankör meslektir derdi bize eski duayenler. Mikrofonu bıraktığın anda unutulursun denilirdi. Hiç öyle olmadı bende. Hem dinleyicilerim hem de radyocu arkadaşlarım unutmadılar, unutturmadılar sesimi. Ama bu kez anonslarımdaki sesimi değil de şarkı söylerkenki sesimi. Takdir ettiler, anladılar, dinlediler, gönüllerinde ve kulaklarında bana da yer verdiler. İşin nankör olan kısmı başka kısmıymış. O sürekli albümleri çıktığında hal hatır soranlar, doğum günlerinde çiçek gönderenler, seni dinliyorum canım ne güzel yayın yapıyorsun diye ansızın arayanlar, yılbaşı, kandil, resmi-dini bayramlarda kutlama mesajları atanlar öküz öldü ortaklık bitti mi? : ))
Ha bu arada arayanların ve senin için ne yapabilirim diyenlerin sayısı da hiç az değildi. Kim mi onlar? Kalbi güzel olanlar. Kaygıları olmayanlar, radyoyu her açtığınızda bir şarkısına mutlaka rastladığınız kişiler. Yani benim için de görüşleri önemli olanlar. Eksik olmasınlar. Son olarak şu aralar şarkılarımın sevilmiş olmasının, yaptığım albümün birçok kişi tarafından takdir görmesinin mutluluğunu yaşıyorum. Deli gibi heyecanlıyım çok güzel başladı ve devamı da çok güzel olacak biliyorum. Ekibime ve yanımda olanlara sonsuz teşekkür ediyorum.
Şarkı söyleyeceğim ben kimseyle kavga etmeyeceğim !
Emel YALÇIN/Hayat Müzik/2010
0 yorum:
Yorum Gönder